Sure, Mekke döneminde indirilmiştir ve iniş sırasına göre 35. suredir. Adını, ilk ayette geçen “el-Beled” (şehir, belde) kelimesinden alır. Sure 20 ayettir.
Rahmânir-Râhîm (Merhamet eden Merhametli) Allah’ın Adıyla
1. Hayır! Bu belde ile kasem (yemin) ederim ki!
Sure Mekke döneminde indirildiği için “belde,
şehir” ile Mekke’nin kastedildiği düşünülmektedir.
2. Sen
de bu beldede serbestsin.
3. Doğurana
(babaya) da evladına da.
4. Şüphesiz
ki Biz, insanı zorluk içinde yarattık.
5. Kimsenin
kendisi üzerinde muktedir olmadığını mı hesap ediyor?
6. Diyor
ki: “Yığınla mal (servet) helak ettim (tükettim).”
7. Kimsenin
kendisini görmediğini mi hesap ediyor?
8. Ona,
iki göz vermedik mi,
9.
Ve bir dil ve iki dudak?
10.
Ve ona iki yol gösterdik.
11. Ne
var ki o, akabeyi (akıbeti, zorluğu) göze alamadı2.
12. Akabe
nedir, nereden bileceksin?
13. Rakabeyi
çözmektir.
Rakabe: Bir
boyunduruk altında olan, esir, tutsak, borç nedeniyle başkalarına hizmetkarlık
yapmak zorunda bırakılan anlamlarına gelmektedir ve Kur’an’da 6 kez geçer: 2:177,
4:92, 5:89, 9:60, 58:3, 90:13.
Rakabeyi
özgürlüğüne kavuşturmak, boynuna geçirilmiş sosyal, siyasal, kültürel ve
ekonomik sömürü zincirlerinin kulu (hizmetkarı) olanları gözetip onları
kurtarmaktır ve bir tek Allah’a kulluk etmelerini sağlamaktır. Bu ayetlerden de
anlaşılıyor ki; kulları (borç nedeniyle başkalarına hizmetkarlık yapmak zorunda
bırakılanları, köleleri) özgürlüğüne kavuşturmak Allah’ın teşvik ettiği bir
husustur.
14. Ya
da zorluk gününde doyurmaktır;
15. Akraba olan yetimi.
16.
Ya da hiçbir şeyi olmayan miskini.
Miskin, temel ihtiyaçlarını (beslenme, barınma, sağlık vb.) dahi
karşılayamayan veya büyük zorluk çeken kişidir. Fakir ise; Temel
ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ancak miskine göre daha az muhtaç olan
kişidir.
17. Sonra,
müminlerden olmaktır ve (birbirlerine) sabrı (Allah
yolunda zorluklara göğüs germeyi, yılmamayı) tavsiye etmektir ve merhameti
tavsiye etmektir.
18. İşte
onlar, ashab-ı meymenedir.
“Ashab’ul-Meymene”;
Sağın arkadaşları, sağın adamları, yüksek mertebede olanlar, uğurlu, bahtı iyi
olan, saadet sahipleri” anlamlarına gelir. Bunlar, 56:11 ayetinde Allah’a
yaklaştırılanlar sınıflardan biri olarak vasıflandırılmaktadır. Bu ifade Kur’an’da
3 kez geçer: 56:8, 90:18.
19.
Ayetlerimiz ile küfreden (hakkı
örten) kimseler de ashab-ı meşemedir.
“Ashab-ul Meş’eme” ifadesi, “sol ehli”, “kötülüğe
uğrayanlar” veya “uğursuzluk ehli” anlamlarına gelir. Bunlar, 90:20 ayetinde
ateşe atılan sınıflardan biri olarak vasıflandırılmaktadır. Bu ifade Kur’an’da 3
kez geçer: 56:9 (2 kez), 90:19.
Açıklama; 18 ve 19’üncu ayetlerde geçen “sağın
adamları” ile “solun adamları” ifadelerinin, günümüzde sağ-sol olarak tabir
edilen siyasi ideolojik görüşlerle hiç bir ilgisi bulunmamaktadır.
20. Üzerlerine sıkıca kapatılmış bir ateş vardır.