76. İnsan Sûresi

             Sure, Medine döneminde indirilmiştir ve iniş sırasına göre 98. suredir. Adını ilk ayette geçen “insan” sözcüğünden almaktadır. Sure 31 ayettir.

 

Rahmânir-Râhîm (Merhamet eden Merhametli) Allah’ın Adıyla

1. İnsanın, zikredilmeğe (hatırda tutulmaya, anılmaya) değer bir şey olmadığı bir zamanın üzerinden uzun bir vakit geçmedi mi?

2. Şüphesiz ki insanı karışık bir nutfeden (bir damla sıvıdan) yarattık. Onu sınayacağız. Bu nedenle onu işiten ve gören yaptık.

3. Şüphesiz ki onu yola hidayet ettik (yolu gösterdik, rehberlik ettik); ya şükreden olur ya da1 küfreden (hakkı örten).

4. Şüphesiz ki kafirler için zincirler hazırladık ve prangalar ve yakıcı ateş...

5. Şüphesiz ki ebrar (iyi, doğru ve erdemli olanlar), içinde kafurdan bir karışım bulunan kadehten içerler.

“أَبْرَارَ” (ebrâr) kelimesi, “birr” kelimesinin çoğuludur. Bu sözcük “بَرّ” (berr) kökünden türetilmiştir ve “iyi, doğru ve erdemli olanlar” anlamına gelir.

Ebrar olanların özellikleri Kur’an’da şöyle sıralanır:

* Allah ve ahir (son, ahiret) gün ve melekler ve Kitap ve nebiler ile iman ederler, (2:177)

* Akrabalara ve yetimlere ve miskinlere ve yolda kalmışlara ve yardım isteyenlere ve rikablara (boyunduruk altında olan; esir, köle, hacizli) sevdikleri mallarından verirler (2:177; 3:92),

* Miskine, yetime ve tutsağa sevdikleri yiyeceklerden yedirirler. Onları yalnızca Allah’ın rızası için doyururlar. Onlardan ne bir karşılık ne de bir teşekkür beklerler. Yüzlerin asık olduğu dehşet verici bir günde de Rablerinden de korkarlar. (76:8-11)

* Salatı doğru ve istikrarlı biçimde yapar ve zekâtı verirler, (2:177)

* Ahdettikleri zaman ahitlerine vefalı olurlar, (2:177; 76:7)

* Sıkıntıda ve hastalıkta ve şiddetli sıkıntıda (felaket, savaş vb) sabrederler, (2:177)

* Takvalı davranırlar, (2:189; 3:198)

* Şerri kuşatacak olan günden korkarlar, (76:7)

* Ve şöyle dua ederler: “Rabbimiz! Bunu (gökleri ve yeri) boşuna yaratmadın. Sûbhân olan (her türlü noksandan münezzeh olan) Sensin. O halde bizi ateşin azabından koru. Rabbimiz! Şüphesiz ki Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu rezil etmişsindir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur. Rabbimiz! Şüphesiz ki biz, “Rabbiniz ile iman edin (O’nun vahyi ile inanın ve güvenin)!” diyerek imana çağıran bir çağrıcıyı işittik ve o zaman iman ettik. Rabbimiz, bizim suçlarımızı bağışla ve bizim kötülüklerimizi ört ve bizi ebrar ile vefat ettir. Rabbimiz, Resullerinle bize her neyi vadettiysen bize ver ve Kıyamet Günü bizi rezil etme; Çünkü Sen vaadinden dönmeyensin.” (3:190-194)

Allah, birr ve takva üzerine yardımlaşmayı emreder: “Birr ve takva üzerine yardımlaşın.” (5:2)

Ebrar olanların mükafatı şu ayetlerde anlatılır: 3:195, 198; 56:88,89; 76:5-22 ve 83:18-21.

6. Bir kaynak ki, ibadullah (Allah’ın kulları) ondan içecekler, diledikleri gibi de fışkırtırlar.

7. Onlar, adaklarına (taahhütlerine) vefa gösterirler ve şerri kuşatacak olan bir günden korkarlar.

8. Ve miskine ve yetime ve esire sevdikleri yiyeceklerden yedirirler.

Miskin, temel ihtiyaçlarını (beslenme, barınma, sağlık vb.) dahi karşılayamayan veya büyük zorluk çeken kişi. Fakir ise, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ancak miskine göre daha az muhtaç olan kişidir.

Yetim: Arapçada, annesini veya babasını yada ikisini kaybetmiş çocuğa denir.

 Esir: Bir şeye veya birine bağımlı olmuş, teslim olmuş kişiye “esir”, tutsak” denir.

9. “Şüphesiz ki biz, yalnızca Allah’ın yüzü (rızası) için size yediriyoruz. Sizden ne bir ceza (karşılık) bekliyoruz, ne de teşekkür.

10. Çünkü biz, çok sıkıntılı katı bir günde Rabbimizden korkarız.”

11. Bundan dolayı Allah, onları o günün şerrinden korur ve onları aydınlık bir yüz ve sevinçle karşılar.

12. Sabrettiklerinden dolayı (Pes etmediklerinde, zorluklara göğüs germeye çalıştıklarından dolayı) da cezaları (karşılıkları) cennettir ve ipektir.

13. İçinde sedirler üzerinde yaslanırlar. İçinde ne bir güneş görürler, ne de dondurucu bir soğuk.

14. Onun gölgesi üzerlerine yaklaşmış. Ondan koparılan (meyvesi) da aşağı sarkıtıldıkça sarkıtılmıştır.

15. Gümüşten kaplar ile şeffaf kadehler üzerlerinde dolaştırılır.

16. Miktarını kendilerinin takdir edeceği şeffaf gümüşten yapılmış.

17. Ve onda onlara karışımı zencebil olan bir kadehten içirilir.

 “زَنْجَب۪يل” (zencebiyl) kelimesinin “zencefil” anlamına geldiği belirtiliyor olsa da içeriklerini bilemediğimiz cennetteki içeceklerin isimleridir. Bu kelime Kur’an’da sadece bu ayette geçer.

18. Onlara orada, adına Selsebil denen bir pınardan,

 “سَلْسَب۪يل” (selsebiyl) kelimesinin içeriğini bilemediğimiz cennetteki sulardan biridir. Bu kelime Kur’an’da sadece bu ayette geçer.

19. Ve kalıcı kılınmış çocuklar onların üstlerinde tavaf eder (döner, dolaşır). Eğer onları görürsen, saçılmış inciler sanırsın.

20. Ve eğer sonra görürsen, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.

21. Üstlerinde yeşil ince ipek ve brokar kıyafetler vardır. Ve gümüşten bilezikler takınmışlar. Rableri de onlara arıtan (temizleyen) içecekler içirir.

22. Şüphesiz ki bu, sizin cezanızdır (yaptıklarınızın karşılığıdır) ve gayretinizin teşekkürüdür.”

23. Şüphesiz ki Biz, Kur’an’ı bölümler halinde bir indirilişle sana Biz indirdik.

24. O halde Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan âsiyme (Allah’ın yasakladığı her türlü söz, fiil ve kötü düşünceye sahip olana) ve nanköre de itaat etme.

25. Fecir (tan) vakti ve akşamüstü (ikindi) de Rabbinin adını zikret (hatırında tut, Rabbini an).

26. Ve gecenin bir kısmında O’na secde et. Gecenin uzun bir bölümünde de O’nu tesbih et! (yücelt!)

27. Şüphesiz ki bunlar, aceleyle geçeni (dünyayı) seviyorlar ve onun ardındaki ağır günü (zor, sıkıntılı ahireti) bırakırlar.

28. Biz, onları yarattık ve onların bağlarını (yapılarını, dokularını) güçlendirdik. İstediğimiz zaman da onları bir değiştirmeyle  emsalleriyle değiştiririz.

29. Şüphesiz ki bu bir tezkiredir (hatırlatmadır). O halde kim isterse Rabbine bir yol tutar.

30. Allah’ın istediğinin dışında bir şey de isteyemezsiniz. Şüphesiz ki Allah, Alîm, Hakîm (Her şey bilen, Hikmet sahibi) olandır.

31. İstediğini rahmetine dahil eder. Zalimler ise, onlar için elem veren bir azap hazırlamıştır.