Sure, Mekke döneminde indirilmiştir ve iniş sırasına göre 3. suredir. Adını, ilk ayette geçen “Müzzemmil” (Örtüsüne bürünen) kelimesinden alır. Sure 20 ayettir.
Rahmânir-Râhîm
(Merhamet eden
Merhametli) Allah’ın Adıyla
1.
Ey örtüsüne bürünen!
2. Gecenin
birazında kalk!
3. (Gecenin)
yarısında. Ondan biraz eksilt.
4. Veya
gecenin yarısından biraz sonra ve Kur’an’ı tertil (manasını
anlamak için ağır ağır okuyarak) ederek tertil et.
5. Şüphesiz
ki üzerine ağır bir söz (sorumluluk) bırakacağız.
6. Şüphesiz
ki gecenin inşası daha tesirlidir; sözü de daha kuvvetlidir (tesirlidir).
7. Şüphesiz
ki gündüzün içinde senin için tesbih etme vardır.
8. Ve Rabbinin adını zikret (hatırda
tut, an) ve tam bir yöneliş ile O’na yönel.
9. Doğunun
ve batının Rabbi; O’nun dışında ilah yoktur. Ve O’nu vekil (koruyucu, gözetici) edin.
10. Onların (müşriklerin
ve inkârcıların) söylediklerine karşı da sabret ve onlardan cemil (güzel,
hoş) bir ayrılışla ayrıl!
11. Beni
de bırak! Nimet (varlık) sahibi o yalanlayıcıları da (bana bırak). Onlara
da biraz mühlet ver!
12. Şüphesiz
ki katımızdan prangalar ve cehim (yakıcı ateş) vardır.
13. Boğazı
tıkayan yiyecek de acı bir azap da...
14. Yerin
ve dağların sarsıldığı gün, dağlar da dağılan kum yığınlarına dönüşür.
15. Şüphesiz
ki size, size tanıklık edecek bir resul (elçi) gönderdik. Firavuna
gönderdiğimiz bir resul gibi.
16. Böylece
firavun, Resul’e isyan etti. Biz de onu sağanak halinde süren bir yakalayışla yakaladık.
17. Eğer
küfrederseniz (gerçeği örterseniz), o zaman çocukları ihtiyarlatan
bir günden kendinizi nasıl koruyacaksınız?
18. Sema
(gökyüzü, evren), onunla yarılır. O’nun vaadi gerçekleşmiş
olacak.
19. Şüphesiz
ki bu bir tezkiredir (hatırlatmadır). Öyleyse isteyen kimse Rabbine varan bir yol
tutsun.
20. Rabbin,
senin gecenin üçte ikisinden daha yakınında kalktığını elbette ki biliyor. Yarısında
da üçte birinde de (kalktığını biliyor). Seninle bulunanlardan bir grubun da.
Geceyi de gündüzü de takdir eden (ölçüsünü koyan) Allah’tır. Bunu hesaplayamayacağınızı
bildi ve bundan dolayı size tevbe etti (tekrar size yöneldi). O
halde Kur’an’dan kolayınıza geleni kıraat edin (okuyun, bildirin). Sizden hastalar olacağını da bir kısmınızın
Allah’ın lütfundan (rızık) aramak için yeryüzünde sefere çıkacağını da
bir kısmınızın Allah yolunda savaşacağını da (Allah) bilmektedir. O
halde ondan (Kur’an’dan), size kolay geleni kıraat
edin. Salatı (Allah’a yönelme
duasını; elçiye ve müminlere yardımı, onlara destek olmayı) da
doğru ve istikrarlı biçimde yapın, zekâtı da verin. Allah’a da güzel bir borçla borç verin. Kendiniz için hayır olarak ne
verirseniz, Allah’ın katında o ecrin (karşılığın) hayırlısını ve âzîm (muazzam)
olanını bulacaksınız. Allah’a da istiğfar edin. Şüphesiz
ki Allah, Gafur’dur, Râhîm’dir (günahları örten ve bağışlayandır; merhamet edendir).