Sure, Mekke döneminde indirilmiştir ve iniş sırasına göre 78. suredir. Adını, ilk ayette geçen “el-Hakka” kelimesinden alır. Sure 52 ayettir.
Rahmânir-Râhîm
(Merhamet eden
Merhametli) Allah’ın Adıyla
1. Hak
olandır!
2. Hak olan
nedir?
3. Hak
olan da nedir, nereden bileceksin?
4. Semud
ve Âd halkı kariayı (büyük felaketi) yalanladı.
5. Bunun
üzerine Semud, şiddetli bir azapla helak edildi.
6. Âd
(kavmi) ise, sınırları aşan uğultulu bir rüzgarla helak edildi.
7. Yedi
gece ve sekiz gün kesintisiz olarak onu üzerlerine saldı.
Bundan dolayı halkı, yere serilmiş görürsün. Onlar, sanki içi boş hurma
kütükleridirler.
8. Şimdi
onlardan bir kalıntı görebiliyor musun?
9. Firavun
da ondan önceki kimseler de altı üstüne getirilen yerler de hep hata (suç)
ile geldi.
10. Böylece
Rablerinin resulüne (elçisine) isyan ettiler. Bunun üzerine O da onları gittikçe
artan bir yakalayışla yakaladı.
11. Su
taştığı zaman, o akıp giden (gemi) ile sizi taşıyan şüphesiz
ki Bizdik.
12. Onu,
sizin için bir tezkire (hatırlatıcı) kıldık ki belleğinde
tutan kulaklar onu bellesin!
13. Artık
sura bir defa üfürüldüğünde,
14. Yer ve dağlar kaldırıldığında, böylece bir tek çarpışla
paramparça edildiğinde,
15. İşte o gün, olacak olan
vuku bulur.
16. Ve gök yarılmıştır! Artık o gün zayıftır.
17. Melekler de onun (göğün) etrafındadır. Rabbinin arşını taşırlar ve onların
üstünde o gün sekiz1 var.
1 Bu dünya, Allah’tan fiziksel uzaklığı
nedeniyle sefaletle doludur çünkü 7’nci evrendedir (7:143). Ahirette, bizim
yedinci evrenimizden daha da uzak olacak olan 8’inci evren yaratılacaktır ve orası
“Cehennem” olarak adlandırılacaktır (89:23).
18. Arz
edildiğiniz o gün gizlediğiniz bir şey gizli kalmaz.
19. Ve
kitabı kendisine sağından verilen, o zaman diyecek ki: “Alın, kitabımı okuyun!2
20. Şüphesiz
ki ben kendi hesabımla karşılaşacağımı biliyordum.”
21.
Artık o, razı kaldığı bir yaşam içindedir;
22.
Yüksek bir cennette,
23. Ondan
koparılan (meyveler) daha yakın vaziyette.
24. “Geçmişte
kalan günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin ve için!”
25. Kitabı
solundan verilen ise der ki: “Keşke kitabım bana verilmeseydi!
26. Hesabımın
da ne olduğunu hiç bilmeseydim!
27.
Ah, keşke o (ölüm) sonum olsaydı!
28. Malım
(servetim, gücüm) bana bir fayda sağlamadı!
29. Bütün
sultam (yetkim, otoritem) helak oldu!”
30. “Onu
yakalayın! Ona pranga vurun!
31. Sonra onu alevli ateşe yaslayın!
32. Sonra,
uzunluğu yetmiş arşın1 olan bir zincire vurun!
1 Zira, dirsek ile tespit edilen bir
uzunluk ölçüsüdür.
33. Çünkü o, Âzîm olan Yüce Allah ile O’nun aracılığıyla) iman etmiyordu (inanıp
güvenmiyordu).
34. Miskini doyurmayı da teşvik etmiyordu.
Miskin; Temel ihtiyaçlarını
(beslenme, barınma, sağlık vb.) dahi karşılayamayan veya büyük zorluk çeken
kişidir. Fakir ise; Temel
ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ancak miskine göre daha az muhtaç olan
kişidir.
35. Bugün burada onu samimi bir dostu yoktur!
36. Gislinde (en
iğrenç, pis olandan) başka bir yiyeceği de yoktur.
37. Onu, hatalarında (suçlarında) ısrar edenlerden başkası yemez.
38. Hayır!
Görebildiklerinize yemin ederim ki,
39. Göremediklerinize
de (kasem ederim ki),
40. O
(Kur’an), kerim (saygın,
onurlandırılmış) bir resulün sözüdür.
“Kerim bir resulün sözüdür.”
anlamına gelen ve 81:19 ayetinde de tekrar edilen “Le kavlu resulun kerimin”
tümcesi, kimi çevirilerde Cibril’e yönelik bir anlam verilmiştir. Ancak bu
surenin 44-47 ayetleri göz önünde bulundurulduğunda, “resül” ifadesi ile
Muhammed’in kastedildiği kanaatine varılmaktadır.
41. O,
bir şairin sözü değildir. Ne kadar da azınız iman ediyor!
42. O,
bir kâhinin sözü de değildir. Ne
kadar da az zikrediyorsunuz (hatırda
tutuyorsunuz, anıyorsunuz)!
43.
Alemlerin Rabbinden (gelen) bir indirmedir.
44. Ve
eğer (elçi) bize karşı bazı sözler
uydurmuş olsaydı,
45. Onu
güçlü bir şekilde yakalardık.
46.
Sonra da can damarını koparırdık.
Bu
ifadeler, Muhammed’in kendi kendine vahiy üzerinde herhangi bir eksiltme ya da
artırma yetkisinin olmadığının ispatıdır.
47. Sizden
de hiç kimse buna engel olamazdı!
48. O
(Kur’an), muttakiler (Allah'a karşı gelmekten sakınanlar) için
bir zikirdir (hatırlatıcıdır).
49. Biz,
sizden yalanlayanları da biliyoruz.
50. Şüphesiz ki o (yalanlamaları), kâfirler için bir hasrettir (pişmanlık
sebebidir).
51. Ve şüphesiz o (Kur’an), kesin gerçeğin ta
kendisidir.
52. Öyleyse, Âzîm (Azamet Sahibi) Rabbinin adını tesbih et (yücelt)!