69. Hakka Sûresi

            Sure, Mekke döneminde indirilmiştir ve iniş sırasına göre 78. suredir. Adını, ilk ayette geçen “el-Hakka” kelimesinden alır. Sure 52 ayettir.

 

Rahmânir-Râhîm (Merhamet eden Merhametli) Allah’ın Adıyla

1. Hak olandır!

2. Hak olan nedir?

3. Hak olan da nedir, nereden bileceksin?

4. Semud ve Âd halkı kariayı (büyük felaketi) yalanladı.

5. Bunun üzerine Semud, şiddetli bir azapla helak edildi.

6. Âd (kavmi) ise, sınırları aşan uğultulu bir rüzgarla helak edildi.

7. Yedi gece ve sekiz gün kesintisiz olarak onu üzerlerine saldı. Bundan dolayı halkı, yere serilmiş görürsün. Onlar, sanki içi boş hurma kütükleridirler.

8. Şimdi onlardan bir kalıntı görebiliyor musun?

9. Firavun da ondan önceki kimseler de altı üstüne getirilen yerler de hep hata (suç) ile  geldi.

10. Böylece Rablerinin resulüne (elçisine) isyan ettiler. Bunun üzerine O da onları gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

11. Su taştığı zaman, o akıp giden (gemi) ile sizi taşıyan şüphesiz ki Bizdik.

12. Onu, sizin için bir tezkire (hatırlatıcı) kıldık ki belleğinde tutan kulaklar onu bellesin!

13. Artık sura bir defa üfürüldüğünde,

14. Yer ve dağlar kaldırıldığında, böylece bir tek çarpışla paramparça edildiğinde,

15. İşte o gün, olacak olan vuku bulur.

16. Ve gök yarılmıştır! Artık o gün zayıftır.

17. Melekler de onun (göğün) etrafındadır. Rabbinin arşını taşırlar ve onların üstünde o gün sekiz1 var.

1 Bu dünya, Allah’tan fiziksel uzaklığı nedeniyle sefaletle doludur çünkü 7’nci evrendedir (7:143). Ahirette, bizim yedinci evrenimizden daha da uzak olacak olan 8’inci evren yaratılacaktır ve orası “Cehennem” olarak adlandırılacaktır (89:23).

18. Arz edildiğiniz o gün gizlediğiniz bir şey gizli kalmaz.

19. Ve kitabı kendisine sağından verilen, o zaman diyecek ki: “Alın, kitabımı okuyun!2

20. Şüphesiz ki ben kendi hesabımla karşılaşacağımı biliyordum.”

21. Artık o, razı kaldığı bir yaşam içindedir;

22. Yüksek bir cennette,

23. Ondan koparılan (meyveler) daha yakın vaziyette.

24. “Geçmişte kalan günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin ve için!”

25. Kitabı solundan verilen ise der ki: “Keşke kitabım bana verilmeseydi!

26. Hesabımın da ne olduğunu hiç bilmeseydim!

27. Ah, keşke o (ölüm) sonum olsaydı!

28. Malım (servetim, gücüm) bana bir fayda sağlamadı!

29. Bütün sultam (yetkim, otoritem) helak oldu!”

30. “Onu yakalayın! Ona pranga vurun!

31. Sonra onu alevli ateşe yaslayın!

32. Sonra, uzunluğu yetmiş arşın1 olan bir zincire vurun!

1 Zira, dirsek ile tespit edilen bir uzunluk ölçüsüdür.

33. Çünkü o, Âzîm olan Yüce Allah ile O’nun aracılığıyla) iman etmiyordu (inanıp güvenmiyordu).

34. Miskini doyurmayı da teşvik etmiyordu.

 Miskin; Temel ihtiyaçlarını (beslenme, barınma, sağlık vb.) dahi karşılayamayan veya büyük zorluk çeken kişidir. Fakir ise; Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ancak miskine göre daha az muhtaç olan kişidir.

35. Bugün burada onu samimi bir dostu yoktur!

36. Gislinde (en iğrenç, pis olandan) başka bir yiyeceği de yoktur.

37. Onu, hatalarında (suçlarında) ısrar edenlerden başkası yemez.

38. Hayır! Görebildiklerinize yemin ederim ki,

39. Göremediklerinize de (kasem ederim ki),

40. O (Kur’an), kerim (saygın, onurlandırılmış) bir resulün sözüdür.

                  “Kerim bir resulün sözüdür.” anlamına gelen ve 81:19 ayetinde de tekrar edilen “Le kavlu resulun kerimin” tümcesi, kimi çevirilerde Cibril’e yönelik bir anlam verilmiştir. Ancak bu surenin 44-47 ayetleri göz önünde bulundurulduğunda, “resül” ifadesi ile Muhammed’in kastedildiği kanaatine varılmaktadır.

41. O, bir şairin sözü değildir. Ne kadar da azınız iman ediyor!

42. O, bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar da az zikrediyorsunuz (hatırda tutuyorsunuz, anıyorsunuz)!

43. Alemlerin Rabbinden (gelen) bir indirmedir.

44. Ve eğer (elçi) bize karşı bazı sözler uydurmuş olsaydı,

45. Onu güçlü bir şekilde yakalardık.

46. Sonra da can damarını koparırdık.

Bu ifadeler, Muhammed’in kendi kendine vahiy üzerinde herhangi bir eksiltme ya da artırma yetkisinin olmadığının ispatıdır.

47. Sizden de hiç kimse buna engel olamazdı!

48. O (Kur’an), muttakiler (Allah'a karşı gelmekten sakınanlar) için bir zikirdir (hatırlatıcıdır).

49. Biz, sizden yalanlayanları da biliyoruz.

50. Şüphesiz ki o (yalanlamaları), kâfirler için bir hasrettir (pişmanlık sebebidir).

51. Ve şüphesiz o (Kur’an), kesin gerçeğin ta kendisidir.

52. Öyleyse, Âzîm (Azamet Sahibi) Rabbinin adını tesbih et (yücelt)!